Bilim Mutsuzluk mu Üretiyor?

İnsanlık tarihinin ilk dönemleri göz önüne alındığında ilkel insan mağaralarda yaşıyordu ve hayvan avlayarak karnını doyuruyordu. Önce kalabalıklar halinde göç ederek yeryüzünü tanımaya başlayan insanoğlu, yüzyıllar süren serüvenin ardından yerleşik hayatı keşfetti. İnsanların yerleştiği bölgelere göre farklılık gösteren evler, zenginliklerine göre büyük ya da küçük olabiliyordu. Belli bir bölgede yerleşerek yaşamaya başlayan insanlar, belirli toprakları kendi hükümranlıkları altına almaya karar verdiler. Bu serüvene devletler ve imparatorluklar dönemi de denilebilir. Sahip olunan asker sayısı her devletin gücünü ortaya koyarken kendini güçlü gören her devlet başka devletlerin topraklarına göz koyuyordu. Yüzyıllar süren savaşlar döneminde insanlar birbirlerini öldürürken her savaşın ardından bilim insanları öldürmek için daha iyi silahlar icat etmek üzere çalışmaya devam etti.

Fransız Devrimi ile birlikte insanlık yeni bir sürece girdi. Tüm insanlık tarihi boyunca önemli görülen din olgusunun yerine bilimi tek gerçek olarak kabul etmeyi öngören Jakoben liderleri, doğanın şifrelerini çözmeye karar verdi. Fransa’da başlayan bu akım hızla tüm dünyayı sardı ve icatlar birbirini kovaladı. 20. Yüzyılın ortalarına gelindiğinde iki büyük dünya savaşı atlatmış olan insanlığın mutluluğu için bulunan çözüm, gelişmiş teknoloji ve paranın satın alabileceği maddelerdi.
Yaklaşık bir insan ömrü kadar bir süre içerisinde (70 yıl) bilim adamları arabaları, yüksek katlı binaları, hızlı trenleri, radyoyu, televizyonu, telefonu, interneti, akıllı telefonları ve daha birçok teknolojik ürünü elle dokunur hale getirmeyi başardı. Peki, bu hızlı gelişmeler ve teknolojinin çılgınca süren gelişimi mutluluk getiriyor mu?

Bugün dünyanın en gelişmiş teknolojilerine ev sahipliği yapan ve maddi açıdan en müreffeh seviyelerde yaşayan toplumlarının hayatını sürdürdüğü bölgeler Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa devletleridir. Son yıllarda yapılan araştırmaların ortaya koyduğu gerçek ise teknoloji ve paranın insanlara mutluluk getirmediğidir. Amerika Birleşik Devletleri, bugün dünyada en fazla hapishane ve tutukevi bulunan ülke olurken bir milyonun üzerinde Amerikan vatandaşı da bu hapishanelerde yatmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde gerçekleşen intihar oranı korkunç seviyelerdedir ve diğer kıtalar ile kıyaslandığında yerkürede en fazla intihar Avrupa kıtasında görülmektedir.

Sahi bilim mutsuzluk mu üretiyor?