Kore Masalı

in #tr8 years ago

Merhaba

Hiç kore masalları nasıl olur merak ettiniz mi ?
Ben ediyordum o yüzden bir tane kore masalını türkçeye çevirdim. Masalı çevirip bittirdiğimdeki düşüncelerim ise yahu bu masalı çocuklar okuyup nasıl korkmuyor :D
Çok vahşice yazılmış bir masaldı . Hemen yarısını paylaşıp yarısınıda daha sonra paylaşıcağım.

Buyurun Benim Çevirimden Kore masalı :


Yeni File Çanta ile Eski File Çanta

Eskiden bir mahallede abi ve küçük kardeş yaşarmış.Abi kötü kalpli olup kardeşi ise çok iyi kalpliymiş.
Babaları bu duruma hep üzüldüğünden hastalıp çok geçmeden ölecek duruma gelmiş.
Baba oğullarını başucuna çağırıp oturttup ısrarla vasiyet etmiş.
‘’ Çocuklar , ben ölürsem servet için kavga etmeyip ikiniz ne olursa olsun iyi geçinerek yaşayın Kardeşler arasında geçimsizlik olursa evdeki işlerde kötüleşir.’’
Bu sözü söylemesinin üzerinden çok geçmeden babaları vefat etmiş. Babaları vefat eder etmez abi sanki babasının sözlerini dinlememiş gibi kardeşini kovmak için hergün son derece rahatsız etmeye başlamış.
Kardeş nihayet evden gitmiş. Evden kovulan kardeş yola oturup yüksek sesle ve hıçkırarak feryat etmiş.
‘’ Amanın! Benim hayatım, babam vefat etti ve abim beni evden kovdu. Bundan sonra ben nasıl yaşayacağım? ‘’
Kardeşin acınacak halini gören mahalle sakinleri kardeşi çiftçi sanıp yanlarına almış. Kardeş o evde gayretlice çalışıp çiftçiye verilen yıllık maaşı almak için tuz alıp tuz ticareti yapmış.
Çiçeklerin açıp kuşların şarkılar söylediği bahar mevsimi olduğundan tuzla dolu olan yükünü yüklenip dolaşmayı çok severmiş.
Kardeş güzel manzaralarıda geniş çapta gezip ‘’ Tuz . Tuz alın!’’ diye bağırarak dolaşıyormuş.
Bir gün manzaranın güzelliğine kapılarak biraz biraz dağ içine doğru yürürken yolu unutmuş.
Dağın içinde hava mahalleden daha erken kararmış. Gün kararırken cik cik ağaç serçesi ötmeye başlamış. Kardeş yolu bulmak için oraya buraya gidip gelmiş ama yolu bulamamış. Biraz sonra karanlık akşam olmuş. Dağ hayvanları ve vahşi şekilde seslerden tereddütle durup korkmuş.
‘’ Bu çok büyük bir sorun. Hava karardı . dağ hayvanları çok fazla olduğu için nasıl yolumu bulacağım.’’
Kardeş ezel terleri dökerek dağ yolunun birini zar zor geçmiş. Aşağılarda ışıl ışıl parlayan bir ışık görmüş.
‘’ Sonunda kurtuldum sanırım’’
Kardeş hızlı adımlarla ışığın yanına doğru gitmiş.
Evin yanına varan küçük kardeş,
‘’Merhaba ,merhaba! ’’
Yüksek sesle bağırarak giriş kapısını tüm gücüyle çalmış.
‘’Gecenin bu saatinde kimsiniz?’’
diyip boyu epey uzun sefer yapan bir kişi çıkıp gülerek sormuş .
‘’ Yoldan geçen tuz satıcısıyımda yolu unuttum havada karardı. Lütfen bir günlüğüne burada uyumama izin verin. ‘’
‘’İçeri gel .’’
Sefer yapan kişi kardeşi içeri davet etmiş.
‘’ Senin hayatın kutsanmış olmalı. Gecenin bu saattinde bu tehlikeli ormanda buraya kadar gelmek mi...’’
Kardeş odaya oturup sefer yapan kişi kardeşin yüzüne iyice bakarak konuşmuş.
‘’ Buranın yakınlarında vahşi dağ hayvanları çok olduğu için sadece hava kararsa bile insanlar kıpırdamıyor. Hava karalalı epeyce zaman geçtiği halde buraya kadar hiçbir sorun çıkmadan gelmen ilginç .Karnın aç olmalı akşam yemeği yiyelim.’’

Sefer yapan kişi gecenin bir yarısı buraya kadar gelen kardeşe hayran kalıp akşam yemeği hazırlayıp vermiş.
Beyaz pirinç pilavı ile dağ cinsengi koyup karıştırdığı dağ hayvanlarının etleri ağzında erimiş.
‘’Evet, ne iş yapan birisisin de ne yaparak bu dağın içine kadar geldin?’’
Kardeş 1 tabak yemeği hızlıca yerken sefer yapan kişi sormuş .
Kardeş geçmiş hikayelerini anlatmış.
‘’ Ah! Aman Allahım! senin gibi zavallı insanda var demek. Sadece tuz ticareti yaparak aç kalmıyor musun?’’
Kardeşin tüm hikayesini dinleyen sefer yapan adam dertli bir şekilde sormuş.
‘’Aç kaldığım zamanlarda yok değil . Tuzun satılmadığı günlerde başka bir çözüm yolu olmadığı için aç kalmaktan başka yolum yok.’’
Kardeş derin nefes alarak cevap vermiş.
‘’ O zaman tuz ticaretinden vazgeçmeye ne dersin ‘’
‘’Vazgeçmek mi?’’
‘’Benimle birlikte para kazanma gibi bir düşüncen yok mu?’’
‘’Siz ne işi yapıyorsunuz ki?’’
Kardeş sefer yapan kişiye bakarak sormuş.
Seferci avcıymış.Onun kabileyeti sadece ticarette değil okçuluk, bıçak kullanma , mızrak kullanmayada kabileti olan birisiymiş.
‘’Ben avcıyım. Fakat bu sefer aklımda kurnazca bir fikir var. Güzel bir şekilde avcılık olucağı için benim dediğim şekilde yapacak mısın?’’
Seferci kardeşin yüzüne bakarak konuşmuş.
‘’Evet, yapacağım.’’


Devamını sonra paylaşmayı düşünüyorum dediğim gibi :)
Dizi bekletmek gibi oldu ama sonu gerçekten çok vahşice:D
Kendinize iyi bakın:)

Sort:  

Thanks for sharing this great post, Baharoba. I enjoyed reading it!!
Upvoted & Followed.

Thank you :) I am glad to hear it @lazariko12

ㅎㅎ 새 망태기 헌 망태기 라는 한국 동화를 터키어로 번역해서 올렸어요 ㅎ @woo7739

Coin Marketplace

STEEM 0.18
TRX 0.13
JST 0.028
BTC 58484.86
ETH 3100.06
USDT 1.00
SBD 2.40