Katma Değer Nedir?

Kimi dinlesek ekonomi, maliye bilen, bildiğini iddia eden uzmanların tümü birden mevcut ekonomi politikalarının dolaylı dolaysız uygulamalarının sonuçlarına itiraz ediyor.

Hükümet temsilcileri sistemi savunmak için binbir susuz dereden su getirmenin telaşı içinde...

Savunan ya da karşı çıkanların ortak özelliği aynı sistemi çözüm olarak sunuyor olmaları!

Bunun farkında olmadığımızı zannederek bol keseden içi süslü ekonomi terimleriyle dolu tiratlar atıyorlar.

Hepsinin ortak noktası belli, devlet liberal olsun, işlere hiç karışmasın, hatta hiç olmasın, gelsin serbest ticaret, yabancı yatırımcı, başka çare yok çünkü!

Dünya gerçeklerine gözümüzü kapatacak değiliz elbette, kapitalist sistemin dünya devletleri üzerindeki etkisini ya da ticaret üzerindeki hegemonyasını tartışacak da değiliz.

Ancak sömürge/ yarı-sömürge ülkelere binbir türlü algı operasyonuyla dayatılan neo-liberalizmin bize faydası ol(a)mayacağını görecek bilecek kadar da tarihi ve güncel gerçeklerin farkındayız.

Kapitalist sistemin devletin temel yapısını bozmasına izin vermeden, sosyal devlet idealini ortadan kaldırmadan, üretime doğal olarak çalışmaya dayanan ekonomik faaliyetleri destekleyerek kalkınma ya da enflasyon hedeflerinin gerçekleştirlebilmesi mümkün değil midir?

Derebeyler, ağalar, şeyhler elinde tutulan ekonomik kaynakların toprak reformu başta olmak üzere yeniden yapılanması, topraksız köylü kalmayacak şekilde tarımda kalkınma programları ile büyüme mümkün değil mi?

İttihatçılar zamanından beri milli burjuvazi yaratabilmek için verilen uğraşları görmezden gelip, tek hedefi memleketi emperyal heveslere uygun düşük işçilik/yüksek kalite/tam bağımlı köleler haline getirmeden milli şirketler oluşturulmasına izin vermek mümkün değil mi?

Bunca yıldır uğraşmamıza rağmen hala hammadde ve ara malı satarak ekonomiyi düzeltebileceğimize inanarak devam edebilir miyiz?

Devlet hammadde ve ara malı için içeride, yerel piyasada dışarı ile olan rekabette avantaj sağlamak için, milli sanayi unsurlarını destekleyebilmek için var gücüyle çalışmalı, sanayici bitmiş ürün, katma değerli ürünle dış piyasalarda markalarıyla mücadele etmeli.

Yerli sanayici birbiriyle değil dışarıyla rekabet etmeli, gerektiğinde kaynaklarını milli bir sinerji ile birleştirip birlikte ihracat temelli üretim yapabilmeli.

Devlet büyük gücüyle kurmalı, işletmeli, milli sanayiye devretmeli, denetlemelidir.

Aksi halde bir kamyon domates satar karşılığında bir elmalı cep telefonu alırsınız.

Elinizde yüksek teknoloji ürünü telefonlarınız tabletleriniz var, Japonya İmparatoru Meiji yazın lütfen arama motorlarına, sonuçlara bir göz gezdirin.
Sonra Atatürk'ün iktisat yaklaşımlarına bir bakın lütfen. Soruların cevaplarını bulabileceğinizi, en azından size dayatılan algılara artık şüpheyle bakacağınızı biliyorum.

Türkiye'de bunları yapamazsınız derlerse size açın Milli Mücadele döneminde olanları okuyun cevabını verin lütfen.

Yerli, yabancı tüm düşmanlara,
düşman olmayıp sadece korkanlara,
akıllarının sınırı başarılabilecek olana ulaşamayanlara

verilen tek cevabı göreceksiniz" Bizim bir Allahımız bir de Mustafa Kemal Paşa'mız vardı"...

Süvari Yakup Çavuş'a hak vereceksiniz, aynı umutla çalışacaksınız...