BANA İKİMİZİ ANLAT - YALNIZLIK -

in #steempress6 years ago



Hangi mesafe bir aşkı bitirebilir ki!

İnsanoğlu çoğu zaman hikayenin nereye gideceğini kestiremiyor… Bazense hikayenin nereye gideceğini düşünmek bir yana, tamamen o hikayeden vazgeçmek istiyor. İnsan elbette yalnız yaşayabilir ama birine alıştıysa ve onsuz kalacaksa bunun adı yalnızlık olmuyor. Bizlere yalnızlığı çok yanlış öğrettiler. Etrafınızda kimse yoksa yalnız olduğunuzu hissedebilirsiniz ama etrafınızda çok alıştığınız biri yoksa eğer, bunun adı yalnızlık değil, onsuzluk oluyor. Herkesin hayatında böyle durumlar vardır. Alıştığı birini kaybetmenin ne olduğunu anlatmaya kelimelerin yeteceğini sanmıyorum. Ben vedalara alışkın değilim. Gitmelere, yeniden sevmelere gücüm yok belki de… Çaresiz hissediyorum kendimi. Çocukluğumun aşkını, bilmediğim bir ülkeye tanımadığım bir adam ile yollayacağım. Onu üzecek mi bilmiyorum. Ona nasıl davranacak, değerini bilecek mi bilmiyorum. Bildiğim tek şey ben artık onsuz kalıyorum.

Gideceği gün yaklaştıkça içime mutsuzluk çöküyor. Kendimi iyiden iyiye kelimelere bırakıyorum. Doldurduğum boş sayfaların haddi hesabı yok şu sıralar. Tükeniyorum, evet evet bu bir tükeniş. Yazmak yeniden doğmaktır, derdi dedem. Ben her doğuşumda bir kez daha tükeniyorum. İyi hissetmiyorum kendimi. Bütün uzun cümlelerin özeti aslında bu. İyi hissetmiyorum ve bunu hiç kimseye söyleyemiyorum. Her şey üzerine düşünmek için mesai harcayan bir adam olarak büyüdüm ben. Ansızın verdiğim kararlar hiç olmadı. Belki de değişmeliydim, beklide çok geç kaldım değişmek için. İnsan gençliğinde ne yapacağını bilemiyor ve hep çekiniyor. Ben hiçbir zaman Delil gibi olamadım, başka başka kadınların ilgisini çeken biri değildim. Etrafıma çok bakmazdım zaten. Benim gözümün gördüğü tek şey Eylül’ün gözleriydi. Onun bütün davranışlarını ezbere bilirdim ben. Eminim benim bildiklerimden Delil’in haberi yoktu.

Eylül, yemek yedikten sonra dudaklarını silmek için peçeteyi iki eliyle tutup önce üçgen haline getirir ve daha sonra üçgenin kenarlarından tutarak dudaklarını siler ve iki elini ortada birleştirirdi. Bu bana çok şirin gelirdi, oysa çok basit bir şeydi herkes için. Bağcıklarını çoğu zaman ayakkabılarının içine sokardı, bağlamaya üşenirdi. Çantasında mutlaka bir su şişesi taşırdı ve ona hediye ettiğim bilekliği bileğinden hiç çıkarmazdı. O bileklik çıktığında “biz” diye bir şey olmayacaktı. Aynı bilekliği takıyorduk ve sonra bundan ikimizden başka kimsenin haberi yoktu. Arkadaştık biz ona göre. Bana sorarsanız aşkın ateş haliydik ama tek yanan bendim.

Delil, Eylül’ü tanımıyordu bile. Eylül onun için özel biri değildi. Belki de geçici bir hevesti tüm hissettikleri. Bunu ben görebiliyordum ama Eylül Hanım göremiyordu. Biz beraber çok mutlu olabilirdik ama bir türlü o yola giremiyorduk. Her anım Eylül ile geçiyordu. Bütün gece ışıkları sönene kadar penceremden onun penceresine bakarak yazılar yazardım. Yine öyle bir gecede, ona vermek için bir mektup yazdım:


Posted from my blog with SteemPress : https://kimseye-guvenme.000webhostapp.com/2018/06/bana-ikimizi-anlat-yalnizlik

Coin Marketplace

STEEM 0.20
TRX 0.15
JST 0.029
BTC 64572.94
ETH 2630.79
USDT 1.00
SBD 2.82