Afghan AvatarsteemCreated with Sketch.

in #photography6 years ago (edited)

2010 yılında (Ytü, Fotoğraf ve Video'da okurken) bu görsel düzenlemeyi yapmıştım. Şiddet ediminin anlamsız yıkıcılığına dair bir 'fotomanipülasyon' ödevi idi. Gözlemci ve gözlenen arasında nasıl bir duygu etkileşimi olduğunu bilemeyeceğimi savunurum. Ve bu etkileşim erdemli, hileli, faydacı, gerçek/dışı, gerekli ya da yersiz midir... bunu iki tarafın 'o anki' alış-verişlerine bırakırım. Belgesel fotoğraf serileri üzerine çalıştığım zamanlarda bile 'o an' tam olarak ne hissettiğim konusunda çelişkilerim olmuştur. Kendimi 'gözlenen'in yerine koyduğum vakit dehşete düşer, 'gözlemci'liğimi yitiririm. Ya olmadığım bir kişiliğe bürünmeyi göze almalıyım ya da 'o an'dan uzaklaşmalıyım. Uzaklaşmayı seçtim. Belgelemekte, görünen ve gören arasındaki mesafede başarılı olamadım. Bu yüzden ben de kurgusal anlatımlara yöneldim. Çok daha kolaydı benim için. Dış gözlemci olmak, daha bir tarafsız bakabilmeyi öğretti. Nesneler canlandı ve gerçeküstü hikayelerimin kahramanı oldular. Afgan Avatar da bunlardan biri.
Afghan Avatar.jpg
Afgan Kızı’nın mimarı Steve McCurry:
1984’te Afganistan’daki bir mülteci kampında çektiği ve National Geographic’e kapak olan ‘Afgan Kızı’ fotoğrafıyla ün salan Steve McCurry, moda ve spor haberciliği yaparak fotoğraf çekmeye başlamış, ancak bir süre sonra aynı şeyleri çekmekten sıkılıp, seyahat etmeye karar verir. McCurry, para biriktirip Hindistan’a gider. İki yılını orada geçiren fotoğrafçı National Geographic'e verdiği röportajda o yılları şöyle anlatır: "Rüzgar beni nereye sürüklerse oradaydım. Kalbinizin sesini dinlemek ve tutkunuzun peşinden gitmek çok önemli. Bunu öğrendim.” Kariyerinin 'Afgan Kızı' fotoğrafıyla değiştiğini söyleyen McCurry, “Birkaç dakikalık bu iş bütün hayatımı şekillendirdi ve hayatımda uzun süreli etki yaptı" diye de ekler.

Fotoğrafın Aslı
01-afghan-girl-arrested.adapt.676.1.jpg
Şarbat Gula, (doğum 1972):
Fotoğrafı National Geographic dergisine 1985 yılında kapak olduktan sonra geniş kitlelerce tanınan Peştun kökenli Şarbat Gula, Sovyetler birliği ve Afganistan arasındaki savaş sırasında öksüz kalır. 1984 yılında Pakistan'da bulunduğu mülteci kampında Steve McCurry tarafından fotoğrafı çekilir. Gula, kamptaki okulda öğrenciydi. Afgan kadınların fotoğraflarını çekmek konusunda zorluklar yaşayan Steve McCurry, eline geçen fırsatı iyi değerlendirdi. Gula, fotoğrafı çekildiğinde yaklaşık on üç yaşındaydı. Bu fotoğraf, National Geographic 1985 Haziran sayısında "Afghan Girl" (Afgan Kızı) başlığıyla yayımlandı. Şarbat Gula keskin bakışları ve yeşil gözleriyle, seksenli yıllardaki Afgan savaşının ve mültecilerin tüm dünyaya yayılan simgesi oldu. Fotoğraf ayrıca yayın dünyasında en fazla bilinen fotoğraf unvanına sahiptir.

Afganistan, batı medyası için o yıllarda ulaşılmaz olduğundan, on beş yıldan uzun bir süre Gula'nın kimliği, bilinmezliğini korudu. Bu süreç Taliban rejiminin 2001'de yıkılmasına kadar sürdü. Bu zaman zarfında Steve McCurry Gula'ya ulaşmak için girişimlerde bulunduysa da başarılı olamadı. 2002 yılının Ocak ayında, bir National Geographic ekibi Gula'ya ulaşabilmek için Afganistan'a gitti. Steve McCurry Gula'nın geçmişte kaldığı Pakistan'da bulunan mülteci kampını ziyaretinde, Gula'nın erkek kardeşini tanıyan birine rastladı. Böylece ekip, 1992'de mülteci kampından ayrılıp ülkesine dönen Gula'ya, Afganistan'ın ücra bir bölgesinde ulaşmayı başardı. Fotoğrafın göz irisinin biyometri teknolojisi ile incelenmesi sonucu Şarbat Gula'nın bulunan kişi olduğu kesinleşti. Daha önce ya da sonra hiç fotoğrafı çekilmeyen Gula, 1984'te mülteci kampında fotoğrafının çekilişini tüm canlılığıyla anımsıyordu. Seksenli yılların sonunda evlenen Gula, üç çocuk annesidir. Gula'nın hikâyesi National Geographic'in 2002 Nisan sayısında yayımlandı, kendisini konu alan bir belgesel de 2002'nin Mart ayında yayınlandı.
Kaynak
magazine.adapt.590.1.jpg

Avatar (James Cameron 2009):
Filmin hikâyesi 22. yüzyılda, Pandora adlı bir uyduda geçer. Bir gaz devinin yörüngesinde dönen Pandora, 3-4 metre uzunluğunda, mavi insansı görünümlü, kabile kültürünü benimsemiş, saldırıya uğramadıkları sürece barışçıl olan Na'vi halkına ev sahipliği yapmaktadır. İnsanlar, Pandora'nın havasını soluyamadıkları için, sinirsel bağlantı aracılığıyla kontrol edilebilen insan ve Na'vi karışımı Avatarlar üretirler. Felç olan deniz piyadesi Jake Sully (Sam Worthington), bir Avatar olarak Pandora'da yaşamaya gönüllü olur. Bir Na'vi prensesine aşık olan Sully kendisini, Pandora'yı gün geçtikçe tüketen insan ordusu ile Na'vi halkının arasındaki çatışmanın ortasında bulur. Onu en çok etkileyen şey, en nihayetinde daha iyi bir beden içinde olup, felçli olan bacaklarını tekrar hissedip ( Avatar bedeninde ) eskisi gibi koşabilmesidir. Zamanla Prenses Neytiri ile bir ilişki içine girdiklerinde, Jake artık insanların amacını tamamen unutup, Na'Vi direnişine katılarak organize bir şekilde insanlara karşı koyar. Daha sonra Na'Viler, Jake'in onlara ilk başlarda yalan söylediğini anlayınca onu öldürmeye kalkarlar ama en sonunda bu karardan vazgeçerler. Hikayenin sonu, Neytiri ve Jake'in tekrar buluşması ve Jake'in tamamen Avatar bedenin içine girmesiyle biter.
Avatar1.jpg
Kaynak

Tasarımım olan Afghan Avatar'ın, McCurry-Gula ve film ile olan ilişkisine dair fikirlerinizi, çözümlemelerinizi merak ediyorum. Böylelikle ben de aklımdaki detayları sizlerle paylaşabilirim. Eksikleri de birlikte tamamlarız.

Not: İngilizce çeviri için zaman bulamadım. Birisi o konuda yardım edebilirse, takdirlerimizi kendisine iletebiliriz.
Not-2: İlk paragraf hariç bütün yazıyı, 2010'daki gibi aktardım. Sanırım fotoğraf düzenlemem, yazı yeteneğimden daha iyi imiş (:

Teşekkürler,
Keyifli hafta sonları...

Sort:  

Başarılı bir çalışma sen aşağıda göstermeden önce ben fotoğrafın aslını tahmin etmiştim. Oldukça etkileyiciydi 👌

🙂
Tesekkur ederim ✌🙏

Coin Marketplace

STEEM 0.19
TRX 0.13
JST 0.029
BTC 66254.46
ETH 3319.59
USDT 1.00
SBD 2.69