Fütursuzca İzlenmesi Gereken Filmler #53: The Perks of Being a Wallflower (2012)
Hello everybody. I am talking about films, in this series. I will criticism about films I watced. Actually, it is not exactly criticism. It is more like comment. Because I am not critic. I just talking about films. I say features or scenes what I liked. If I watched another films by the same director, I tell about them too.
Herkese merhaba arkadaşlar. Sndbox için türkçe bir film serisi bu. Seri bayağı uzun sürecek büyük ihtimalle. Önce eski hazırladığım listedeki hoşuma giden filmlerden bazılarını paylaşacağım sonra da yeni filmler izledikçe sürekli olarak her gün ekleyeceğim onları seriye. Daha önceden de sndbox a film serisi yapmıştım ama onu ingilizce yazıyordum. Bu türkçe olacak. Bu postta eskiden yazmış olduğum filmlerden biri olan The Perks of Being a Wallflower filminden bahsediyorum. Eski yazdığımı okuyan olmuştur belki.
Size yalnız akşamlarınıza eşlik edecek, kahvenizi yudumlarken izleyebileceğiniz, hani şöyle değişik bir film olsa da izlesek diyeceğiniz anlar için ya da lan birisi steemitte yazmıştı şöyle bir film dur bir açıp izleyim bakayım neymiş diye düşüneceğiniz anlar için güzel bir film serisi bu. İzlediğim filmlerden böyle biraz değişik olanları, yani bu fularlı kesim nasıl diyorsa işte biraz sanatsal olanları sizlerle paylaşacağım bu seride. Filmler üstüne biraz konuşacağım. Gerçi pek beceremem film yorumu yapmayı ama kendi çapımda izlerken hissettiklerimi anlatacağım işte size. Fazla da kasmaya gerek yok.
Biraz filmin konusundan bahsedeyim. Stephen Chbosky' nin yazdığı romandan uyarlanan filmde, ilk aşkıyla (Emma Watson), en yakın arkadaşının intiharıyla ve kendi akıl hastalığıyla mücadele eden 15 yaşında sevimli ve naif bir genç olan Charlie' nin (Logan Lerman) hikayesini anlatılıyor. Charlie' nin hayatında bu tür sorunlar varken, bir diğer yandan ait olduğu bir grup insanı bulmaya çalışmaktadır. Kendisinden birkaç yaş büyük iki genç içene kapanık Charlie' yi kanatları altına alırlar ve onu gerçek dünyayla tanıştırırlar... Konusu kısaca böyle.
Çok gerçekçi bir gençlik filmi diyebilirim bu film için. İnsana hayatın bazı gerçeklerini öğreten filmlerden. Hani masum insanlar daha fazla acı çeker ya hah işte bu filmde onu göreceksiniz. İnsanların gitgide nasıl değişebileceklerine şahit olacaksınız. Amerikan edebiyatının güzel kitaplarından biridir aslında bu. Ben okumadım kitabını ama merak etmiyor değilim. Dram ve hafif bir gerilim var filmde. Filmin sonuna kadar ufaktan gerilmiş vaziyette izliyorsunuz filmi. Güzel ve kaliteli bir dostluk filmi. Oyunculuklar da gayet güzeldi. Bence bu tarz filmleri seviyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum bu filmi izleyin. Graciasss Amigosss...
Bu filmi 3 kere izledim. Hayır gerek vardı :)
ahaha :) sonuncu fazla olmus bence azizim :)