Fütursuzca İzlenmesi Gereken Filmler #20: Jagten (2012)
Hello everybody. I am talking about films, in this series. I will criticism about films I watced. Actually, it is not exactly criticism. It is more like comment. Because I am not critic. I just talking about films. I say features or scenes what I liked. If I watched another films by the same director, I tell about them too.
Herkese merhaba arkadaşlar. Sndbox için türkçe bir film serisi bu. Seri bayağı uzun sürecek büyük ihtimalle. Önce eski hazırladığım listedeki hoşuma giden filmlerden bazılarını paylaşacağım sonra da yeni filmler izledikçe sürekli olarak her gün ekleyeceğim onları seriye. Daha önceden de sndbox a film serisi yapmıştım ama onu ingilizce yazıyordum. Bu türkçe olacak. Bu postta eskiden yazmış olduğum filmlerden biri olan Jagten filminden bahsediyorum. Eski yazdığımı okuyan olmuştur belki.
Size yalnız akşamlarınıza eşlik edecek, kahvenizi yudumlarken izleyebileceğiniz, hani şöyle değişik bir film olsa da izlesek diyeceğiniz anlar için ya da lan birisi steemitte yazmıştı şöyle bir film dur bir açıp izleyim bakayım neymiş diye düşüneceğiniz anlar için güzel bir film serisi bu. İzlediğim filmlerden böyle biraz değişik olanları, yani bu fularlı kesim nasıl diyorsa işte biraz sanatsal olanları sizlerle paylaşacağım bu seride. Filmler üstüne biraz konuşacağım. Gerçi pek beceremem film yorumu yapmayı ama kendi çapımda izlerken hissettiklerimi anlatacağım işte size. Fazla da kasmaya gerek yok.
Evet arkadaşlar bugünkü filmimiz Onur Savaşı. Filmi anlatmaya başlamadan önce abi bu Danimarka ya da İsveç' liler nasıl bu kadar gerçekçi film ve dizi yapmayı başarıyorlar hala anlayamıyorum. O yörelerin soğuk atmosferinden midir nedir sanki insanlarında da bir soğukluk var gibi gözüküyor ve bu bütün film ve dizilere de yansıyor ve daha gerçekçi hala getiriyor o eseri. Bron diye bir dizi izlemiştim yıllar önce. Ben hiç bir dizide bu kadar gerçekçi bir atmosfer görmedim. Onu da tavsiye ederim bu arada. O da İsveç-Danimarka yapımı bir dizi.
Bu filmde tam hayatını düzene koymaya çalışırken ve kreşte yeni bir iş bulup, ergenlik yaşındaki oğluyla arasındaki sorunlu ilişkiyi onarmaya çalışırken bir yalan karşısında hayatı tekrar alt üst olan 40 yaşındaki Lucas' ın haysiyet ve onur mücadelesini izleyeceksiniz. Hayata karşı koymaya çalışmasını izleyeceksiniz. Bazı sahnelerde çok sinirlenecek ekrana bir şeyler fırlatmak isteyeceksiniz. Çıldıracaksınız. Bir an önce izleyin. Ayrıca bu filmde Mads Mikkelsen en iyi erkek oyuncu ödülünü almıştı. Eğer izlemediyseniz şuan vakit kaybediyorsunuz. Kendinize iyi bakın azizim. Graciasss amigoss...
güzel bir liste olmus
eyvallah azizim
Hayal meyal hatırladığım bir film bu. Mads Mikkelsen'ın tam üstüne oturan, ya da üstüne tam olarak giydiği bir rol diye biliyorum. Ondan başka kim olsa sırıtırdı sanırım. Film rahatsız edici ama güzel. İzlemeye, üzerinde konuşmaya değer filmlerden.
evet cup diye oturmus bu filme Mads Mikkelsen. bazı sahnelerde harbiden sinirleniyor insan sanki kendine haksızlık yapılmıs gibi hissediyosun doğru söylüyorsunuz.
tesekkür ederim yorumunuz için