Bizim Mahallenin Çocukları

in #life7 years ago

Her geçen nesil bir sonraki nesile bizim zamanımızda der ve başlar. Özlüyor, arıyor ve anıyoruz…
misket.png
Belki de duymak, görmek, hissetmek istiyor geçmişteki tatlı saf duyguları. Annelerin balkondan gelen o eşsiz nidaları… Babaların kendinden emin sert, bir o kadar da şefkat dolu bakışları. Mahallenin vazgeçilmezleri vardı akşam serinliklerinde, kaldırımda oturan teyzeler saklambaç oynayan çocuklar, devletler kurup, devletler yıkan ağır ağabeyler ve mahallelerde hiç sevilmeyen top oynayan çocuklar, çok duyardık mahallenin aksi, laf söz dinlemeyen, ama bir gün balkonda görmesek tedirgin olduğumuz ihtiyar tatlı teyzenin “ alın topunuzu da aşağı sokakta oynayın” diye serzenişini. Peki, ne değişti de bugün yanı başımızda oturan komşularımızı görmez, tanımaz olduk. Biz iken ne zaman ben olduk.

Aslında şimdi bunlar özlediğimiz anılar olarak aklımızda kalıp bizlere bir iç çektiriyor ama o zamanlarda mahallenin çocukları tarafından sevilmeyen büyükleriydiler.

Topumuzu kesen, bizi elinde kürekle kovalayan amcalar. Şimdi amcalar arasında bulsunlar o cıvıltıları, telefondan, bilgisayardan, tabletten başını kaldırıp insanların yüzüne gözlerinin içine bakmayan nesilden arayıp ta bulsunlar o büyüklere saygı dolu günleri, elinde poşetle giderken koşarak yardım eden çocukları bulsunlar hani o huzur vermeyen amcalar, teyzeler vardı ya işte oldu istedikleriniz diye haykırmak geliyor. Mutlu musunuz? İstediğiniz oldu işte, artık sokaklarda top koşturan bir nesil yok, artık mahalle aralarında eskisi gibi cıvıltılar yok bu muydu? İstediğiniz. Şimdi huzurlu musunuz? Demek geliyor insanın içinden, her şeyle mutlu olan çocuklardık biz, her oyunun ayrı bir mevsimi vardı. Cıncık (misket) mevsimi, topaç mevsimi, kızak mevsimi, sigara kağıdı mevsimi, her dönemin ayrı bir oyunu vardı.

Nasıl olurdu anlam veremezdik mevsim geçişlerinde ki oyun değişimlerini istemsizce uygulardık, bugün elimizde cıncık (misket) varsa, yarın topaç mevsimiyse elimizde topaçlarımız olurdu. Bugün ki çocuklar kadar bilinçli ve zeki değildik belki ama deyim yerinde ise organik büyüdük biz, ekmek arası doğal domatesle, komşunun evde yaptığı peynirle, bizim pizzamız, hamburgerimiz yoktu ama etli ekmeğimiz candı.

Çocukları leyleklerin getirdiğine inanan nesil bizdik işte, saftık ama aile, akraba, komşuluk bağlarını bilen saflardık. Kaldırım taşında cız oynayarak mutlu olmayı bilen, şeker pancarının köklerinden araba yapıp babasından durumu yok diye oyuncak istemeyen, kendi oyununu kendi üreten, okulda bir kalemi ortadan kırıp iki kalem, bir silgiyi ortadan koparıp iki silgi yaparak arkadaşıyla paylaşan, ama gönlünde kocaman sevgiler taşıyan saflardık.

Her şeyden ödün verir ama eğlencemizden ödün vermezdik, Rahmet ayı Ramazan çocukların belki de en mutlu olduğu aylardı. Yaramazlıkta da üstümüze yoktu. Teravih namazı kılınırken ayakkabıların tekini sağa diğerini sola atan, caminin içine torpil atan, sokaktaki kızların peşinden, kahkahalarla kız kovalayanları ateşleyen, tapa tabancasıyla ortalığı savaş alanına döndüren nesil vardı ya evet itiraf ediyoruz onlarda bizdik. Biz biz diyorum da siz kimsiniz? Diye merak edenler de olacaktır. Biz 90’lı yıllarda çocuk olan nesiliz.

Bu yazıyı okuyan 90’lı yılların çocukları şimdi çocuk sahibi oldular ve geçmişle şimdiki zamanın arasındaki farkları en iyi onlar anlıyordur. Bu yazı bizlere milat olsa ve herkes haftada bir gün dahi olsa mahallesinde ki çocukları toplayıp, oyunlarımızdan oynatsalar, arkadaşlık bağlarını, komşuluğu, kardeşliği, birbirini sahiplenmeyi aşılasalar, daha güzel bir nesil inşa etmiş olmak için bir adım atmış olmaz mıyız?

Coin Marketplace

STEEM 0.17
TRX 0.15
JST 0.028
BTC 62102.06
ETH 2415.08
USDT 1.00
SBD 2.49