Kriz İncelemeleri : Arjantin
1990’ların başında Arjantin’de fiyatlar kontrolden çıkmış ve tüketici fiyatları bazında enflasyon aylık olarak yüzde 200’e ulaşmıştı.
Ekonomiyi yoğun bakıma aldılar. Carlos Menem, bir dizi önlem paketi ile işe başladı. Reçeteyi veren doktorun adı IMF idi.
Arjantin o sırada krize ve hiperenflasyona maruz kalmış ülkelerden daha da ileri giderek parasını dolara eşitledi. 1 pezo eşittir 1 Amerikan Doları’ydı.
Düşen enflasyonun getirdiği istikrar ortamı ile birlikte, Arjantin’de 1991-1994 yılları arasında reel olarak yüzde 7 büyüme gerçekleşti.
Ekonomi basını enflasyonu aylık yüzde 200’lerden yıllık yüzde 5’in altına çeken bu mucize politikayı göklere çıkardı.
Ülkeye giren döviz miktarı 1997 yılında, aylık bazda 3 milyar dolara yaklaştı.
Yabancı borçlara ödenen faizler 1993 yılında 2.1 milyar dolar iken 1998’e gelindiğinde 6.4 milyar dolara çıktı. 2001 itibariyle yıllık faiz ödemesi 10.4 milyar dolara çıkacaktı.
1993–1998 yılları arasında Arjantin’in kamu kesiminin borcunun gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 29.2’den yüzde 41.4’e çıkarak 12 puan arttı.
Yapılan özelleştirmelerden yüksek gelirler elde edildi. Özelleştirilen kamu şirketlerine büyük talep vardı. İşler mükemmeldi.Buna rağmen bütçe açığı artış gösterdi ve dış borçlar hızla arttı.
Ülkenin toplam borcu 1992’deki 62 milyar dolar seviyesinden 1998’in sonunda 142 milyar dolara çıktı.İşler 1998’den sonra bozulmaya başladı.
Sabit kur politikası ve para kurulu cari açığı artırmıştı. Doların dünya piyasalarında değer kazanmasıyla birlikte Arjantin Pezosu da buna bağlı olduğu için değer kazandı
ve ithalat hızla artarken, ihracatçılar hiç mal satamaz hale gelmeye başladılar.Dolayısıyla döviz girişi dururken, döviz çıkışı hızlandı. İthalat yapmak üretmekten daha ucuza geldiği için, üreticiler de ithalata başladılar.
Son 25 yıl içinde, hemen hemen bütün gelişmekte olan ülkelerdeki finansal krizlerinin sebebi sabit kur, artan dış borçlar ve düşen ihracattı. Peki bunu çok iyi bilen Arjantinli yöneticiler neden dolara eşit pezo kurunda bu kadar ısrar ettiler?
Dolar değerlendikçe Arjantin malları pahalandı ama para kurulunu devam ettirmek konusunda neden bu kadar ısrarcı oldular?
1991’de başlayan bu sabit kur politikası, daha sonra yavaş yavaş dalgalanmaya bırakılamaz mıydı? Böylelikle rekabet gücü artabilir,
dış dengesizlik ve dış borç ödeme probleminin önüne geçilemez miydi?Politika yapıcıları, sabit kurun terk edilmesi durumunda yeniden 1970’li ve 80’li yıllardaki hiperenflasyona dönülmesinden korktular.
Sonuçta hükümet, ‘dayan dayanabildiğin kadar’ politikasını seçti.
Arjantin’in dış borçları hızla arttı. Artan dış borçlar, düşük tasarruf ve dolayısıyla da düşük yatırımlar demekti. Ciddi bir vergi kaybı ve kontrol edilemeyen kamu harcamaları nedeniyle bütçe açıkları hızla büyüdü.
Sistem dolarize oldu. Yani herkes döviz almaya başladı. 1998 Rusya ve 1999 Brezilya krizi sonrasında bu artış hızlandı. Artık devalüasyonun sistemi kilitleyeceği aşikardı.
Aralık 2001’de artan para kaçışları üzerine hükümet bankalardan para çekilişini yasakladı ve her hesaptan, bir haftada en fazla 250 dolar çekebilme sınırını koydu.
Ulusal yoksulluk sınırı altındaki nüfus oranı yüzde 17’den yüzde 37.6 seviyesine yükseldi.
Kişi başına GSMH, 7500 dolardan 3500 dolarlar seviyesine düştü.
Sonuçta; sabit kur politikası zemininde, hovardaca borçlanmak ve bu borcu tüketimde ve seçim yatırımlarında kullanmak Arjantin’i bu hale getirdi. Yaşadıkları cennet aşırı değerlenmiş sabit kurun eseriydi. Bir tane dahi banka kalmadı.
Bu kriz sonrasında Arjantin şirketlerinin çoğu çok ucuz fiyatlarla yabancıların eline geçti.
Kaynak, Para Harekatı - Yaşar Erdinç
✅ @hainkostok, I gave you an upvote on your post! Please give me a follow and I will give you a follow in return and possible future votes!
Thank you in advance!
Hi Passing by And Upvoted you :) !
:
“I got married. A bright past is ahead of me!” ====> Ljupka Cvetanova