Özür - Tomi
Hikayenin önceki bölümünü okumak için buraya tıklayın
1. Bölümün Devamı (1.3):
Özür
Neredeyse bir saat geçmişti. Artık Tomi’nin gözyaşları akmayı bırakmıştı ama içi hâlâ kan ağlıyordu. Yavaşça ayağa kalktı, omuzlarını silkti. Elindeki kardeleni usulca cebine koydu ve tepeden aşağıya doğru ayaklarını sürüyerek inmeye başladı. Eğer dünyadan bu kadar kopmuş olmasa bir anda omzundaki çifteyi eline alıp yaşamına son bile verebilirdi. Ama Tomi o kadar üzgündü ki adeta önüne bile bakmadan tepeden aşağıya doğru yürüyor ve eve gidiyordu. Aklında tek bir şey vardı ve ne yapacağını gayet iyi biliyordu. Eve gelmişti. Sessiz sedasız eve girdi, az önce tekmeleyerek kopardığı kardeleni cebinden çıkardı ve sobanın yanına koydu. Daha sonra samanlıktan biraz odun getirip sobayı yaktı. Tomi birkaç gün boyunca o kardeleni akşamları pencerenin önüne koydu, uyuyana kadar o kardelene bakarak hayallere, eski anılara ve mutlu zamanlarına daldı gitti...
Aradan beş gün geçti. Tomi adeta bitkisel hayat yaşıyor gibiydi bu beş gün içerisinde. Yemek yemiyor, su içmiyor ve yerinden kalkmıyordu. Tek yaptığı şey akşamları o kardeleni pencerenin önüne koymak, onu izlemek ve sabah olduğunda tekrar sobanın yanına koymaktı. Beş günün sonunda kardelenin tüm yaprakları kurudu. Tomi o kardelenden üç tane yaprak kopardı, çiftesinin fişeklerinden ise üç tanesinin içini boşalttı. Ne yapacaktı? İntihar etmek çözüm müydü? Bu dünyada kalan son insan olmak ona ağır mı gelmişti? Evet. Tabii ki ağır gelmişti. Bunu kim yapabilir? Böyle bir şeyi kim kabul edebilir ki? Eninde sonunda bir yerde patlak vereceğini kim bilmezdi ki? Tomi kopardığı üç yaprağı da ayrı ayrı ezdi, un ufak etti, her birini bir fişeğin içine doldurdu ve kenara koydu. Daha sonra geriye kalan yaprakları ve çiçeğin gövdesini ezdi. Ezilen çiçeği içi boşaltılmış başka bir fişeğin içine koydu ve tüm fişekleri alıp dışarıya çıktı. Önceden hazırladığı yapraklı fişekleri cebine koydu ama çiçeğin tüm gövdesiyle hazırladığı fişeği çiftesine yerleştirdi. Ağır ağır yürümeye başladı, bir zamanlar ailesiyle birlikte güzel günler geçirdiği ama şimdi harabe bir mezarlık olan eski evlerine doğru ilerledi. Eve vardığında derin bir iç çekişle beraber arka bahçeye doğru yöneldi. Mezarların yanına geldiğinde sırayla o üç yapraklı fişeği önce babasının mezarının başında kazdığı çukura, sonra ortanca kardeşininkine, sonra da en küçük kardeşininkine gömdü. Bir süre durakladı. Bol bol iç çekti, derin nefesler alıp verdi ve çiftesini omzundan indirdi. Çiçekli fişek hâlâ çiftenin içindeydi. Muhtemel sona doğru yaklaşırken Tomi çifteyi çekti, namlusunu annesinin mezarının ayak kısmına dayadı. Bu şekilde biraz sessizce ağladıktan sonra tetiği çekti... Bu bir özürdü. Bir yakarış, bir kabullenemeyiş ve bir elvedaydı.
Bu bir özürdü. Bir yakarış, bir kabullenemeyiş ve bir elvedaydı. Tomi o çiçeği o şekilde tekmeleyerek, anılarını, her kış ayında yapılan o güzel adeti unutarak annesine çok büyük saygısızlık etmişti. Buna inanıyordu. Ne yaparsa yapsın bu özrü telafi etmenin bir yolu yoktu. Bunu çok iyi biliyordu. Bu saygısızlıkla annesinin, babasının ve kardeşlerinin ruhlarını her zaman üzüntüye boğacağına inanıyordu. Tomi gözyaşlarını sildi, baktığı her şeyi adeta ikiye bölen keskin ve sert bakışlarıyla evine döndü. Artık üzülmek yok. Artık pişmanlık yok ve en önemlisi artık bu hayattan vazgeçmek yoktu. Çünkü çok iyi biliyordu ki annesi de babası da onu canlarından çok seviyorlardı ve eğer hayatta olsalar intihar ettiğinde sadece kendini değil aynı zamanda ailesini de bu hayattan koparmış olacaktı. Onlar şu an hayatta değiller. Evet, doğru. Ama onlar şu anda Tomi’nin yaralı kalbinin en sağlam köşesinde yaşıyorlar. Tomi eşyalarını topladı, karnını doyurdu ve yola koyuldu. Artık buraya kendini hapsetmeyecek, bir mahkûm olarak yaşamayacak, ailesini kalbinde taşıyarak tüm dünyayı dolaşacak ve ayak basmadık yer bırakmayacaktı. Çünkü ailesi hayatta olsaydı onların da isteyeceği şey bu olurdu. Burada yalnızlıktan ölmektense, tüm dünyayı dolaşıp, belki de bir kedi, köpek veya bir kuş bulup onunla vakit geçirerek, kendini bir dostunun sorumluluğuna bağlayarak yaşaması en doğrusuydu. Tomi tüm bu arayışı gözlerine yazdı ve henüz tanışmadığı dostuna doğru yola çıktı.
Günün kaliteli gönderisi seçildiniz. Steemit-Türkiye Topluluğunda aktif olmaya devam edin.
Steemit Türkiye Team
Güzel
Kaleminize sağlık,..
teşekkürler 😊
Hi, @theoxl,
Thank you for your contribution to the Steem ecosystem.
Please consider voting for our witness, setting us as a proxy,
or delegate to @ecosynthesizer to earn 100% of the curation rewards!
3000SP | 4000SP | 5000SP | 10000SP | 100000SP
i thank you ☺️