Mutlaka İzlemeniz Gereken Filmler 3 - UMUT - Sonu Mutlu mu Biter Gerçeği Anlatan Filmlerin
srcbeyazperde
Tamamen gerçekçi bir şekilde, sinemada Realizm akımının temsilcisi değil adeta kurucusu sayılabilecek derecede, çektiği filmler sadece gerçeği anlatmakla kalmıyor aynı zamanda duygusunu vererek size kimi zaman nadirende olsa mutluluk ama en çok da hüzün veriyor.
Yönetmenliğini ve senaristliğini Yılmaz Güney‘in üstlendiği, siyah beyaz çevrilen 1970 yapımı “Umut” filmi zaten tam da denileni simgeleştiren belediyenin temizlik aracı ile açılır. Sokaklar temizlenirken Güney‘in canlandırdığı Cabbar karakterleri gibilerinin yeni Adana’da artık pek de yerinin kalmadığını duyumsar oluruz. Evet; Cabbar, Adana Tren İstasyonu’nun önünde artık kemikleri sayılabilen atı ve her yeri yırtık, pejmürde haldeki faytonuyla bekler de bekler. Artık özellikle pamuktan sağlanan yeni zengin sınıf, lüks otomobilleriyle gezmektedirler. Akşamları evde yemek yemez olmuşlardır ve ciğerci tezgâhları yirmi dört saat onlar için açık hale gelmiştir. Yeni zenginler faytona ihtiyaç duymazlarken, en kötü ihtimalle lüks taksilere binerlerken, gardan çıkan diğer orta halliler en azından daha temiz, konforlu faytonları tercih ederler. Yoğun emekle geçinenler içinde dahi sınıfsal eşitsizlik vardır yani.
Cabbar;on kuruşa götürecek yolcu bile bulamaz haldedir artık. Devir değişmiştir, Cabbar yerinde saymaktadır. Üstelik tahammülsüz eşi Fatma, beş çocuğu ve annesi sürekli evde ondan para beklemektedirler. Kızı, İngilizce sorulara cevap verememekte, sürekli derslerden geriye kalmaktayken; diğer küçük kızı ve oğulları ise mahalledeki çocukların bisiklete binmelerine hayran hayran bakmakla yetinirler. Fakirlik o kadar içe sinmiştir ki, kızlarından Cemile’nin ayakkabısı olmaksızın yalın ayak gezmesini artık kimse yadırgamaz olmuştur. Üstelik Adana’nın o büyük ve belki de en ucuz yiyeceklerinden karpuza bile hasret olacak kadar fukaralık diz boyudur.
srchaberturk
Bir gün atına zengin bir otomobil sürücüsü çarpınca artık faytonculuğunun sonuna geldiğinin farkına varır. Fayton, artık kullanılmaz haldedir. Üstelik Cabbar sınıfsal eşitsizliğin en ham haline bu aşamada şahit olmuştur. Kazada kusurlu o sayılır, karakolda farklı muameleyle karşılaşır. Cabbar, gittikçe Çukurova diyarında küçülür de küçülür. Yaşar Kemal romanlarındaki o efsanevi, büyük Çukurova insanı burada yırtık, kıyafeti hırpani haliyle beş paranın peşinde koşan, isminin tersi hiç de “cabbar” olmayan tiptedir. Bakkallar borç vermez olurlar, alacaklılar zorla eve dadanıp aç kurtlara dönüşürler. Eski beylerinin evlerini arşınlarken onlardan borç almak için en dramatik çehreye bürünür. Fakat hepsi yüzünü çevirirler. Talih de yanında değildir üstelik Cabbar’ın. Aldığı milli piyangolara amorti bile çıkmaz.
srcfilmkafa
Size filmden çok etkilendiğim bir kısmı yazmak istiyorum, hepimizin içinde biriktirdiği ama söyleyecek yerimizin olmadığı bir gerçek.
"Umutsuzluk, zamanlarının birinde yakın arkadaşı hamal Hasan (Tuncel Kurtiz) kanına girer. Adana’da Ziya Paşa Bulvarı’nda parasızlığın ne olduğuna dair şu cümlelerle girişini yapar Hasan ve meramını dillendirmeye başlar:
Paran olunca her iş iyi olur. Paran olunca kebap yen, paran olunca tatlı yen, şarap içen… İyi yataklarda yatarsın. Parası olunca adam kuvvetli olur, parası olunca adamın evi-avradı olur; evinde tenceresi kaynar, çocukları olur. Paran olmadı mı idi de dünyada senden kötüsü, senden pisi yoktur. Her yerden kovarlar seni. Fakirin yüzü soğuktur. Niye soğuktur Cabbar gardaş, mesela cebinde paran olmadı mı, yaz gününde üşürsün. Neden; çünkü para adamı sıcak tutar…” O’na göre iki köprü arasında aslında define vardır. Elindeki son kalan paraları şayet tanıdığı yaşlı, hikmet sahibi hocaya (Osman Alyanak) verirse definenin yeri bulunacaktır. Önce yanaşmaz Cabbar ancak sonra naçar haliyle uyar diğer parasız Hasan’a. Misis ile Ceyhan Köprüsü arasında umuda yolculuk böylelikle başlar. Ancak bu umudun sönmesi için uzun zaman gerekmez. Deliler katına çıkan Cabbar’ın son cümleleri ” … Gelirken kırk lira bırakmıştım eve, çocuklar açtır şimdi, bir ay oldu yolumu gözlerler” olur..."
Film; bir festival filminden daha gerçekçi, birçok gişe rekortmeni filmden daha daha kaliteli.. Sonu mutlu.mu biter tüm filmlerin. Hayır, gerçeği anlatan filmler mutlu bitmez.
Merhaba Steemit Türkiye topluluğunda aktif olarak destek verdiğiniz için teşekkürler. Kaliteli seçilmek için belirlenen kuralları takip ediniz. bu oylamadan sonra kaliteli gönderi yazınız.
gönderilerinizde #tr etiketini kullanmaya özen gösteriniz.
Steemit türkiye temsilcisi