Yönetmen Sineması : Denis Villeneuve
Bu yazı serisinde sizlere bir yönetmen ve o yönetmenin 2 filmini tanıtıp tavsiye edicem. İlk olarak favori yönetmenlerimden başlamak istedim. Denis Villeneuve, filmlerinde çelişki ve paradoks yaratmayı, karakterlerini sürekli bir iç çatışma içinde tutup bu çatışmayı filmin ana merkezine yerleştirmeyi deneyen ve bunda başarılı olan bir yönetmen. Kendine has bir sinema dili var yani. Gişe kaygısı devreye girdiğinde kendi tarzından ödün vermeyen, bağımsız sinema mantığını yine filmlerine entegre etmeye devam eden nadir yönetmenlerden. Filmlerinde vermek istediği mesajı kör göze parmak şeklinde göstermek yerine, seyircinin yol güzergahına yerleştirmeyi tercih eder. Genelde son derece dramatik ve vurucu hikayeleri işlese de, dramayı dozajında tutup duygu sömürüsü yapmıyor.
Fakat son zamanlarda hakkında, filmlerinde ticari kaygı güttüğü, orijinal tarzından uzaklaşıp bir çok Hollywood yönetmen gibi şablon sineması yapmaya başladığı yönünde eleştirilerde dönüyor. Denis Villeneuve'nin kişisel olarak en iyi 2 filmini sıralayıp sizlere tavsiye etmek istiyorum fakat bu oldukça zor bir durum benim için. Çünkü Villeneuve, yakın dönem yönetmenleri arasında favori yönetmenim benim. Her filmi birbirinden ayrı güzel.
1- Arrival (2016)
Baş rollerinde Amy Adams ve Jeremy Renner'ın bulunduğu Arrival, bana kalırsa son yıllarda yapılan en iyi bilim kurgu filmi. Özellikle ticari kaygıdan ötürü her yerden re-make ve reboot'ların fırladığı şu günlerde Arrival vermek istediği mesaj, senaryo ve sinematografi olarak özgünlüğünü göstererek ortaya gerçekten güzel bir iş koyuyor. Hem bağımsız film havasını sezebildiğiniz hem de dram ve bilim kurgunun harmanlandığı bu filmi ilk fırsatta izlemenizi tavsiye ederim. Yönetmen Denis Villeneuve bu film ile Akademi Ödüllerinde en iyi yönetmen dalından aday gösterildi. Bunun yanında yine bir çok Akademi adaylığı olan film En İyi Ses Kurgusu alanında Oscar aldı.
2- Prisoners (2013)
Hugh Jackman, Jake Gyllenhaal ve Viola Davis'in başrollerini paylaştığı Prisoners son derece güzel bir gizem-dram filmi. Özellikle Wolverine karakterinin üstüne yapışmasından şikayetçi olan Hugh Jackman için o dönem güzel bir fırsat olmuştu bu film. Oyunculuğunu gösterdiği ve izleyiciye acılı bir babanın çocuğu için sınırlarını ve kişiliğini nasıl ezip geçeceğini gösteren bir filmdi. Yönetmen Villeneuve elinden geldiğince bir birinden farklı konsept ve kategorilerde filmler üretmeye çalışan birisi ve gerçekten yaptığı her iş kendisini izletiyor. Gizem filmi olarak yaptığı bu filmde benim severek izlediğim filmlerdendi.