Felsefenin Bireysel ve Toplumsal İşlevleri

in #felsefenin4 years ago (edited)

Felsefenin Bireysel ve Toplumsal İşlevleri.jpg
İnsan evrenin yapısı, düzeni, yaşamın değeri, amacı, bilgilerin güvenilirlik derecesi, iyi, güzel ve doğrunun nitelikleri, madde-ruh ilişkisi gibi pek çok konuyu merak eder. Yaşamıyla, bilgiyle, değerlerle ilgili daima sorular sorar ve tam da bu noktada insana yardımcı olan felsefedir. Felsefe, onun doğuştan getirdiği bilme, anlama, gerçeği görme merakını doyurur. Felsefi merak ve sorgulama, insana bilmekten kaynaklanan büyük bir mutluluk ve zevk verir.

Bilgi toplumunda bilgi üretebilen insanlar ancak eleştirel düşünebilen insanlardır. Felsefe insana eleştirel düşünme alışkanlığı kazandırır. Düşünme ve akıl yürütme sürecinin amaçları, varsayımları, bakış açısı, etki ve sonuçları gibi bazı unsurları vardır. Gerçeğin bilgisine ulaşabilmenin ön koşulu da düşüncelerin dayandığı bu unsurların farkına varmak, sonra da bunları sorgulamakla olanaklıdır. Eleştirel bakış açısına sahip insan, aradığının hakikat olduğunun bilincindedir. Gerek kendisi gerekse başkalarının yaptığı akıl yürütmelerde tarafsız, açık fikirli, mantıklı olmaya önem verir.

Felsefe sayesinde insan; peşin hüküm, ön yargı ve varsayımlarının (doğru diye kabul ettiği her şey) farkına varır. Ön yargılı olmanın başka bir ifadeyle diğer insanların düşüncelerini incelemeden kabul veya reddetmenin yanılgıyı yanında getireceğini bilir. Başkalarının da en az kendisi kadar doğru söyleyebilme olasılığını gözden kaçırmaz. Farklı fikirlerin olabileceğini, onlara saygı ve hoşgörüyle yaklaşılmasının gerekliliğini kavrar.

Felsefe, insanın nasıl yaşaması ve doğru yaşamın nasıl olması gerektiği konusunda daha titiz, daha derinlemesine düşünmesine neden olur. İnsanın erdemli yaşaması, doğru düşünerek kararlar almasına bağlıdır. İnsan için var olmaktan daha önemli olan şey, onun var oluşuna neler kattığıdır. Felsefe insana, insan olmanın sorumluluğunun bilincinde olarak kendi içinde uyumlu yaşamasını sağlar. Doğru ile yanlışı, önemli ile önemsizi ayırt etme gücü verir. İnsanın yaşamında olması gereken doğru öncelikleri belirlemesine neden olur.

Pek çok insan yaşamını yöneten doğrular ve değerleri hiç farkına varmadan benimser. Kendisine sunulanlar üzerine düşünmeden benimsediği bu doğrularla yaşamını sürdürür. Hâlbuki felsefe, insan ömrü boyunca çağının ve toplumunun alışılmış düşünce veya doğrularının dayanaklarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmesini ister. İnsanı; tüm bilgi, varsayım ve alışkanlıklarını sorgulamaya, bunlardan şüphe etmeye böylelikle tarafsız düşünmeye davet eder. Sahip olduğu ile sahip olduğunu iddia ettiği bilgilerin birbirinden farklı olduğu konusunda onu uyarır. Doğru diye iddia ettiklerinden emin olmasını bekler. Bunun için öncelikle insanın, kendi yaşamı üzerine düşünmesini ve doğrularını sorgulamasını kısacası bilmediğinin farkında olmasını şart koşar. Sokrates de insanın yaşamı, yaşamının anlam ve değeri üzerine düşünmesinin insanın kendisini tanımasına, bilmesine katkı sağlayacağını vurgular. Sorgulaması sonucunda temele aldığı doğruların dayanaklarını fark eden, bunları inceleyen kişinin ulaştığı fikir ise kendi fikri olacaktır. Kendi fikri olmayan, başkalarının elde ettikleri fikirleri taklit eder ve onlarla yaşamını sürdürür. Böylesi bir yaşamın bir bakıma yaşanmamış sayılacağı açıktır. Felsefe, insana kendi aklı ve özgür iradesinin onayıyla karar verme bilinci kazandırır.

Kavramsal bir düşünme etkinliği olan felsefe, kavramların doğru kullanılmasını ister. Düşünme kavramlarla olur; doğru düşünme ise kavramların doğru kullanılmasıyla sağlanır. Söz gelimi doğrunun, mutluluğun ne anlama geldiği bilinmezse insanın doğruya ya da mutluluğa ulaşıp ulaşamayacağı da tam olarak anlaşılmaz. Bunun yanı sıra iletişimin açık ve anlaşılır olması da kavram karışıklıklarının giderilmesiyle mümkündür. Anlamların ve kavramların açıklığa kavuşturulması ise felsefenin en önemli işlevidir.

Demokrasi ile yönetilen toplumlarda bu yönetimin iyi işleyebilmesi, insanların bazı temel nitelikleri taşımalarıyla mümkündür. Bunlar hoşgörülü olmak, eleştirel bir bakış açısı taşımak, başkalarının fikirlerine saygılı olabilmek gibi niteliklerdir. Bunların yanı sıra bireylerin insan hakları ve insanın değeri noktasında bilinç sahibi olmaları gerekir. Bireylerde bu temel değerleri geliştirerek bir yönetim biçimi olarak demokrasinin daha iyi işlemesine katkı sağlayan felsefedir. Felsefenin toplumsal alandaki bu işlevi demokrasilerde özgür düşünme ortamının oluşmasına, bir diyalog ve tartışma kültürünün doğmasına neden olur. Bu da yepyeni fikirlerin, çözümlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlar.

Her insanın sadece ve sadece insan olduğu için sahip olduğu hakları vardır. Bu hakların anlam taşıyabilmesi için insanlarca doğru olarak bilinmesi, değerinin kavranması ve yaşama geçirilmesi gereklidir. İnsan haklarının anlaşılması ve geliştirilmesinde felsefenin katkısı oldukça değerlidir. Felsefi düşünüş sayesinde insanlar başkalarına nasıl muamele etmeleri, başkalarından da nasıl muamele görmeleri gerektiğinin farkına varır.

Filozofların olaylara eleştirel bir tavır ve bütünsel bakış açısıyla yaklaşmaları, var olan problemleri fark etmelerine neden olur. Onlar; toplumun ahlaki, dinî, siyasi oluşumlarına duyarsız kalmadıkları gibi bunlardan da etkilenirler. Derinlemesine düşündükleri için başkalarının görmedikleri sorunları görürler. Böylece yepyeni düşünceler ve değerler üretirler. Bunlar da toplumsal hayatta ve insan ilişkilerinde etkileri olan dönüşümlerin düşünsel altyapı oluşturur. Örneğin, John Locke (Con Lak)’ın görüş ve düşünceleri “Amerikan Anayasası ve İnsan Hakları Bildirgesi” nin hazırlanmasında etkilidir. Yine Jean Jacques Rousseau (Jan Jak Russo) (1712-1788)’nun ve Voltaire (Volter) (1694-1778)’in Fransız Demokrasisi’nin doğuşunda önemli katkıları bulunur.

https://erzurumda.name.tr/felsefenin-bireysel-ve-toplumsal-islevleri/

Coin Marketplace

STEEM 0.17
TRX 0.15
JST 0.027
BTC 60678.52
ETH 2339.38
USDT 1.00
SBD 2.48