Refik Halit Karay'ın Hiciv Sanatı
Hiciv genel tanımı itibariyle bir kişiyi, kurumu, sosyal ve siyasi olayları veya toplumun alaylı tarzda
eleştirmesi şeklinde ortaya çıkan edebi bir türdür. Çoğu zaman kişilerin veya olayların komik taraflarına veya kusurlarına yöneltilen, acı bir alayı da içeren bir tür olup daha çok siyasi, dini veya politik olmaktadır.
Hiciv dilini kullanırken en dikkat edilmesi gereken konuların başında nezaket sınırının aşılmaması gelir, hakaret içeren veya doğrudan küfüre varan kelimeler kullanmamalıdır. Daha çok övgü, hoşgörü barındıran methiyenin zıddı olan hiciv ve metih birleşerek “mübalağa”yı oluştururlar ve hicvin ayrılmaz bir parçasıdır.
Yukarıda özelliklerinden bahsettiğim mizah ve hicvin içinde gülme, alay, hoşgörü, eleştiri vardır. Aile
arasında yaşanan olaylar, fakirlik,yoksulluk, toplumsal olumsuzluklar, toplum sorunları şiir veya düz
yazıyla anlatılarak yazarın elinde mizaha ya da hicve dönüşür. İkisinde de toplumsallık
öndedir.
Yukarıda tanımlarıyla ortaya koymaya çalıştığımız mizah ve hicvi büyük
ustalıkla kullanmayı bilen Refik Halit Karay’ın bazı eserlerindeki mizahi yaklaşımlarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Türk edebiyatında mizah türünde kendini kabul ettiren yazar bir
yazısında mizah hakkındaki görüşünü şöyle açıklar:
“Mizahi yazıların hiç şüphesiz çok tesiri; çok yıkıcı, rakibini sersemletici bir kudreti
vardır. Dünyada her şeyin biraz fenası, biraz kabası, biraz bozuğu çekilebilir. Fakat mizahın
kusurlusu çekilmez. Tahta siler gibi gıcırtılı, iniltili, uzun, muğlak, gülme değil öğürtü veren
kaba yazıları zaten mizahtan hariç tutuyorum. Mizah gülünç olmak değil, gülünç olanı görmek
ve onu zarifane anlatmaktır. Tecavüzün, kabalığın, çam devirmenin bir adı da mizah mıdır? Öyle
nüktedanlığı lezzetli bulmuyorum. Mizah milletlerin zevkine miyar olur. Gülüşüne bakarak bir
adamın fikren yüksekliğine hat çizebilirim. Mizah süpürge sopası değil ki vurmak, dövmek,
kaba saba güldürmek için kullanılsın. Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat
yollarında topladığı tozları alır. Nazik ve ince iştir”
Yazarın bazı toplumsal ve siyasi olaylar hakkında yazdığı yazılardan örnekler aşağıdaki gibi örneklendirilebilir.
“Ah, kendiliğimden dilim olsa da ona şöyle çıkışsaydım:
Behey adam, sizin hiçbir işte sebatınız yok mudur? Daha dün “söyle!” diye yalvarıyordun,
bugün “sus” diye haykırıyorsun... Ben ne diyeceğimi şaşırdım, sen ne yapacağını bilmiyorsun!
Budala, ahmak, dönek, münasebetsiz hep sensin, sizsiniz bütün insanlar!”Refik Halit Karay, Ago Paşanın Hatıratı, (1. Dünya Savaşı Sırasında Hükümete karşı yapılan eleştiri)
“Ah bu meşrutiyet, bütün eski ve güzel usulleri değiştirdi, faydalı ve zarif adetleri terk
ettirdi, her işi hercümerce uğrattı, memleketi nihayet şu hale soktu. Siz ‘Hiçten adamlar nazır
oldu, müvezziler sadarete geçti, cahiller kürsülere kondu, sefiller servetlere boğuldu’ diye
kızıyor, ehliyetsizler elinde kalmaktan şikâyet ediyor, herkesin yerinde kullanılmadığını ileri
sürerek kıyametler koparıyorsunuz. Bizler öyle olmadık, aynı felakete uğramadık mı?” Guguklu Saat, (Meşrutiyet'e yapılan bir sistem eleştirisi)
“Bizim kasabanın yüksek memurları daha ziyade keyif ve eğlence düşkünüydüler.
Uzaktan uzağa duyuyordum, her gece birinin evinde toplanarak vur patlasın, çal oynasın, elekçi
kızlarıyla sabahı ediyorlar, ikindiye doğru göz kapakları şiş, ağızları çarpık, dilleri kirişli, asık
surat daireye şöyle bir uğrayıp yine zevk âlemine dönüyorlardı” Refik Halit Karay, Kirpinin Dedikleri(Toplumsal yozlaşma ve memuriyet hakkındaki bir eleştiri)
“Nizam, tarife! Cumbaya saksı koyma, yasak! Sokağa çirkef atma, yasak! Pencereye
çamaşır asma, yasak! Hepsi laf, hepsi! Gücünüz, kuvvetiniz varsa Bulgarları ezsenize, Yunanı
tepelesenize. Malımızı mülkümüzü alır, hudutlarda askerimizi kesip biçerler, şimendiferlerimizi
uçururlar. Gücünüz bize mi yetiyor?” Refik Halit Karay, Kirpinin Dedikleri,(Dış olaylarla ilgili bir eleştiri)