Ölümü Seç - ŞiirSteemde
Bu şiiri DSound'da dinleyebilirsiniz.
Açılmıyor ise download yapabilirsiniz
Ölümü Seç
Kışın, belki de, en soğuk günü,
Kar göstermiyor toprak yüzü,
Tüm hayat ya durmuş ya da ölmüş.
Her taşta kara ölümün yüzü...
Bu hiçsiz ölümün ortasında,
Yüzü karla kaplı boş bir tarla,
Tarlanın on adım yanında,
Yaşlı, çürük bir baraka...
Baraka dediği tek bir oda,
O odada sönük tek bir soba.
Odanın her köşesi ayrı bir kitap dağı,
Hepsi Tolstoy, Orwell, Schopenhauer yazıtları.
Sobanın yanındaysa bir giysi yığını,
Bir çift mavi göz ve zayıf bir beden.
Et ve deri yerine sanki yün sarmış,
Fakirden de fakir, bu yaşlı adamı.
Yaşlı adam da eski bir profesör...
En iyi üniversitelerde eğitmiş,
Kendisi de öğrenmeyi hiç kesmemiş,
Ve her zaman, her an okumuş, okutmuş...
Zekası ve erdemi şüphe götürmezmiş,
Çalmayı ve yalan söylemeyi asla öğretmemiş,
Dürüstlük ve sadakat en büyük temmenisiymiş,
Kitapları ise kadim dostları...
Peki iyi bir öğretmen olduğu halde,
Nasıl düşmüş bu hale?
Çok basit; tek bir öğrencisi hatırlamamış, sormamış,
Hepsi ünvanlı, zengin olmuş ama insan olmamış.
Bunu hiç dert etmemiş yaşlı adam,
Hayatta asla yalnız kalmamış,
En kötü gününde bile,
Raflar dolusu dostu varmış.
Eskiden onunda varmış bir öğretmeni,
Kitaplarla da onu o tanıştırmış,
Bundan da öte ona arkadaş olmuş,
Yalnız bırakmamış...
Her zaman hatırlamış öğretmenini,
O ölene kadar ziyaretine gitmiş,
Her ziyaretin sonunda ise,
Yine raflar dolu dost edinmiş.
Şimdi ise, dışarıda, bir fırtına patlıyordu,
Rüzgar vahşileşmiş, havalandırıyordu karları.
Barakanın çürük kapısı, menteşelerini sallıyordu,
Kış artık sadece üşütmüyor, dehşet de saçıyordu.
Ancak bunların farkında değildi yaşlı adam,
O sadece soğuk hissediyordu.
Karnının açlığını çoktan unutmuş,
Kataraktlı mavi gözleri sobaya bakıyordu.
Soba... Soğuk ve ölü metal yığını,
Yaşlı adamın yoksulluğunun en büyük kurbanı...
Tek bir kıvılcım yeterdi hayata dönmesine,
Ah bir alev parlasaydı içinde...
Sobanın altında bir parça çıra,
Kurusundan ikide kibrit vardı.
Yakacak bir-iki parça şey bulundu mu,
Lazarus için her şey tamamdı.
Ateşin hayali doldurmuştu odayı,
Sokulmuştu yaşlı adamın koynuna.
Ve bir an sonra...
İşaret etti köşedeki kitapları, dergileri.
Eskiden üzerinde durdukları raflar,
Sobanın külü olalı çok olmamıştı halbuki.
Başladı akıl çelmek üzere çatırdamaya:
"Hepsini okudun nasılsa, her satır ezberinde,
En azından seç üç tanesini, at sobanın içine.
Bir Tolstoy, bir Orwell, bir Balzac, bak ne güzel yanacak."
Bir anlığına kanacaktı yaşlı adam,
Ve yakacaktı tüm dostlarını alıp,
Ateşin tatlı çatırtısına inanıp.
Ama vefasız değildi yaşlı adam,
Feda edemezdi tek bir dostunu bile
Eğer edecek olsaydı bile,
Onların ardından kendini yakardı birde.
Fırtına devam etti dışarıda,
Kapı duruldu, vurdu duvara,
Ve doldu içeri kar, ayazıyla.
Ama yaşlı adam titremedi bile...
Soğuk hissetmiyordu, kış onun için bitmişti artık.
Uyku bastırıyordu zihnine.
Öğretmeni geldi gözlerinin önüne,
Çay masasında yaptıkları bir sohbet ile...
Ölümden konuşuyorlardı;
Hangi yollardan geldiği,
Ne zaman geleceği,
Ve ne kadar uzun süreceği...
Derin bir nefes aldı öğretmeni,
Konu en sonunda intahara gelmişti.
"Hayat kutsal olduğu kadar korkunçtur evladım,
Bazen öyle bir hal alır,
Hayat, önüne sadece iki seçenek çıkartır:
Ya ihanet edersin ya da ihanet edilirsin.
Bu durumda ehven-ı şer olansa, ölümü seçmektir."
Bu son sohbetleri olmuştu.
Uyku iyice ağırdı artık,
Mavi gözler sonsuza kadar kapanmak istiyordu.
Dönülmez yola girmişti artık,
Ölüm ona doğru koşuyordu.
Son kez göz gezdirdi odanın silüetine,
Kadim dostlarını seçebiliyordu sadece.
Gözleri kapanırken fısıldadı güçsüz bir sesle:
"Bu durumda ehven-ı şer ise, ölümü seçmekte."
CaptainSalior
Şiir daha önce hiç bir yerde yayınlanmamıştır.
► Listen on DSound
kaptan güzel olmus devamını bekliyoruz
#şiirsteemitte :) güzelmiş.
sonuna kadar dinledim ve içimde bir şeyler kıpırdanıverdi sanki... Benliğime o kadar işledi ki sözleriniz... Sizi alkışlıyorum...
You got a 1.94% upvote from @upmewhale courtesy of @captainsailor! Earn 90% daily earning payout by delegating SP to @upmewhale.