Gereksiz Bilgiler-2
Bugünkü gereksiz bilgiler köşemizde biraz günlük kullandığımız deyimler ve ya sözler hakkında. Bam teline basmak cümlesiyle başlayalım.Bam teli bir telli sazlardan en kalın sesi veren teldir.Bam teline basmak en kalın sesi çıkarmak anlamında kullanılıyor.
Ateş almaya mı geldin deyimi ise eskiden kibrit veya çakmak yok iken ocaklarını veya şömineye yakmak için komşudan ateş küreğiyle ateş almaya gidilirmiş. Ateş küreğinde ki kor sönmesin diye diye hemen alınır çıkılır çok fazla muhabbet edilmezmiş. Saçını süpürge etmekte eskiden kadınlar ne kadar uzun saçlıysa o kadar güzel olduğu var sayılırmış. Evi temizlerken saçları yere değermiş, bu söz buradan geldiği söylenir ama ben ikna olmadım.
Dingo'nun Ahırı: Bu deyim ise Taksimde eskiden tramvay at ile çekilirmiş.Tabii bu atların sayısı yoğunluğa ve yokuş durumuna göre değişirmiş.Bu atlar ise Rum asıllı Dingo diye şahısın ahırında bulunuyorlarmış. Giren çıkanın belli olmadığı bu ahırdan bu deyim türemiş.
Ağzınla Kuş Tutmak ise hikayeye göre Fransızlar ile Osmanlı arasındaki ilişkiler en iyi dönemini yaşarken fransız elçi padişahın huzuruna çıkmak ister. Ama hükümdar çok kızgın olduğu için çıkarmak istemezler hatta biraz önce giren hokkabaz her türlü hünerini göstermiş ama padişahın sinirini geçirememiştir. O zaman ki vezir Fransız elçisine Ağzınla kuş tutsan gene nafile hokkobaz onu bile yaptı başarılı olamadı demiş.Bu söz buradan geldiği varsayılıyor.
Keçileri kaçırmak: Birgün bir çoban keçilere otlatırken uyuyakalmış. O sırada keçiler su içmeye vadiye inmişler.Uyandığında keçilerin olmadığını gören çoban köylülere keçiler kaçtı keçiler kaçtı diye bağıra bağıra her yerde aramaya başlamış.Ağanın korkusuyla keçileri bulamadığından dolayı tamamen benliğini kaybetmiş ve saçma sapan hareketler yapmaya başlamıştır.Köylüler otlağa gittiklerinde ise sudan dönen keçileri orada görünce çobanın aklını kaçırdığını düşünmüşler ve bu deyimi kullanmaya başlamışlardır.
en son deyimimiz "Buyrun cenaze namazına" 4 murat tütünü ve içkiyi yasaklayınca tedbili kıyafet ile İstanbulu dolaşırmış. Birgün bir kahveye gitmiş ve kahveciden kahve istemiş.Kahveci çaktırmadan tütünde ister misiniz diye sormuş hayır kahve yeterli cavabını alınca biraz kuşkulanmış.Yanındakilerden biri kahveciye ya bu hünkarımıza çok benzer deyince iyice işkilenen kahveci adama isminizi bağışlar mısınız diye sormuş. Adam Murat deyince kahveci peki Sultan da var mı isminizde deyince adam evet deyince.Kahveci Buyrun o zaman cenaze namazına demiş ve bayılmış.Bu 4.Murat'ın çok hoşuna gitmiş ve gülmeye başlamış. Kahveciye bugün beni güldürdüğün için seni bağışlıyorum demiş.bu sözden buradan geldiği düşünülüyor.Tabii yukarıda hikayelerden bazıları inandırıcı bazıları ise biraz kuşkulu ama şu an için buradan geldiği düşünülüyor.