İçişleri Batanı
güzel bir zerk ediş planlıyorum,
tüm terk edişlerime dikey geçiş.
terk ederken de bir mektup...
fakat; mektuba ağır geliyor sözlerim,
nakliyat şirketiyle anlaşmalıyım diyorum
her beş adımda bir kilo eklenen sözlerim için..
ve selam etmeyi seviyorum çocuklara,
dahası;
iskarpinlerle birlikte dünyanın da tozunu alan çocuklara müteşekkir oluyorum
bir şeylerin eksildiği hissini verseler de bana.
acıtıyor tüm bunlar...
sonra, apostrof uğruyor sızılarıma,
satır başlarıyla doğranıyor sancılarım.
ah benim sevgili s'ulu şakalarım...
tekrar tekrar öldürüyor güldürürken.
bu durum çok s'ağır.
uyarı için bir el dokunuyor omzuma:
-seni bir daha buralarda dolanırken görmeyeyim!
oysaki buralarda değil, buralara dolanıyorum.
-sarmaşıkla ziyan ikizi olmam muhtemel-
ne yazık ki bunların hiçbirinin ama hiçbirinin
benimle bir s'ilgisi yok,
her şey zaten çoktan silinmiş.
henüz kâtibinden satılık değilken de kalemler,
imzamı atamıyorum hüzünlerime.
ikinci el mutluluklar da ekleniyor,
yetmezmiş gibi bir de...
alt yazılı bir filmmiş yaşadıklarım.
-hüzünlerime ve mutluluklarıma yabancıyım-
bir ziyafete göre;
kıt kanaat geçiniyormuş yeryüzünün tüm notları.
geçer dediğim tüm acılarım,
geçer dediğim tüm notlarım.
en kıtipiyoz yerlerinden gülüyorlar bana.
susmayı da iyi biliyorum ama.
biliyor musun;
hiçbir şey görüldüğü gibi değil,
çok daha fazlası..
hayata da rakursi uygulanmaz;
kısaltırsan, hakkını yersin anılarının..
parantez içine atma bu yüzden acılarını.
-beni biraz yanlış bırakın-
louis armstrong'u da unutmuyorum bu arada,
benim caz aşkım,
geceleri aydınlatıyorsun sesinle.
ki, sabaha karşı etkili şampuanlarımla direnirdim geceye.
kepenklere karşı formül bulamazken hayat,
kendim desteliyorum bestelerimi;
istiflediğim hüzünlerim gibi..
artık tüm hüzünlerim kürdilihicazkârdan bir nağme;
sözlerim, hacı ârif bey'e bir nazire...
yazı çok güzel , tiny worl olayını da seviyorum fotografta. teşekkürler paylaşım için
Güzel değerlendirmeniz için, ben teşekkür ediyorum.