90'lar Kalbimde Bir Yârdır
-90'larda Minik Olmak-
90'lar bir derya deniz... Neresinden başlasam, hangi güzelliğini duyumsayıp sözlere düşürsem diye düşünsem de biliyorum ki; 90'ları neresinden ele alsam yazı tamamiyle buram buram 90'lar kokacak, bunu belirtmek isterim. Fakat şunu da belirtmek isterim ki; bu bir tanıtım yazısı değil. Bu çalışma; 90'lar anılarıyla dolu, birinci teklik şahısla çekimlenmiş bir 90'lar anlatısı... Bu dönem, her ne kadar "x" kuşağı, "kayıp kuşak", "arada kalmış bir kuşak" şekilde adlandırılsa da tamamen, kendine has, şahsına münhasır bir dönemdir. Müzikleri, kıyafetleri, makyajları, oyunları... Kısaca kendine ait bit kültür oluşturabilmiş ve biz 90'lar çocuklarını, 90'lar miniklerini meydana getirmiş, kültürüyle bizi büyüten bir kuşak olmuştur. Aynı zamanda şeffaflığını ortaya koymuş " ben buyum işte" demiş, her senesini ayrı bir tat, ayrı bir dokuyla işlemiş ve nihayetinde; milenyumda ceketini alıp, aramızdan ayrılmştır.
94 doğumlu olmam, bazı güzel yıllları kaçırmama neden olsa da, 90'ları kıyısından köşesinden yakalayabildiğim için kendimi şanslı addediyorum. Biraz da bu yüzden yan başlığı, "90'larda Minik Olmak" şeklinde koydum ki o zamanlar çocuk olmanın tadının yanında minik olmanın tadını da hatırlayalım istedim. Şanslı addediyorum kendimi dedim az önce çünkü; taşla toprakla temasımız fazlaydı ve bizi bir görünmez fanus gibi korumaktaydı yerle olan temasımız. Annelerimiz sokağa "salarken" korkmazdı, düşmeyelim, yaranlanmayalım diye alınmış aşırı önlemler yoktu, hatta o kadar fazla yaralanıp geliyordum ki eve bizim için artık bir rutin sayılmıştı o zamanlar. Çağan Irmak'ın "Dedemin İnsanları" filminde kullanmış olduğu bir tabir var, çok severim... Ve tam burada kullanacak olursak, cuk oturacak hikâyeye: "Biz toslamamız gereken neyse, o'na tosladık."...
Bizlere uzaak uzaak yıllar değil, birçoğumuzun çocukluğu, bazılarmızın gençliği, bazılarımızın düş'lüğü... Evet herkes, 90'ları yaşamış, o yılara dahil olmuş ve kokusunu içine çekmiştir. " Ben yazarken çok eğlendim, umarım siz de eğenirsiniz." klişesinin sözlük karşılığı olacak biraz da. -ki bu klişeden nefret eder(d)im.
.......... Anlatımız başlamak üzeredir. Lütfen cep telefonlarınızı ve dijital cihazlarınızı kapalı konuma getiriniz. Fakat; anlatımız süresince flaşlı ya da flaşsız nostaljinin fotoğraf çekilmesi ve görüntü alınması da önemle rica olunur. Keyifli okumalar..............
"Durup da söyleyemediğin adımsa Gizli kapaklı, sevda türküleri tuttursam da ben telli duvaklı . . . Gelin çiçek verelim Yollarına serelim Sevgi dolu türkülerle Annemize vereliiim."
Ah tanrım, bari bir kez olsun şaşırmayayım... Sergiye de çok az kaldı... Burada şarkımı güzel söylersem anaokulu mezuniyetinde harikalar yaratacağımı düşleyerek hevesle başlıyorum şarkıya.. Sonuç yine aynı...Kuzenlerim gülüyor. Size anaokulunda Sibel Alaş mı dinletiyorlar diyorlar. Yerli malı haftasında okuduğum şiirlerden, söylediğim şarkılardan pek de farklı değil aslında. "Macarena Macarena" dansını yapmış biriyim sonuçta, bunu da elbet söylerim. Arkadaşlarımın arasında müzikle en alakadar olan benim zaten, öğretmenlerim her fırsatta bana şarkı söyletiyor, taklit yaptırıyor. Bense ruhumda "kaaaandırdım" ezgileriyle dolaşıp duruyorum ahşap merdivenlerin gıcırdayan müziğiyle. Evet belki biraz daha söylersem bu ezberi yapabilirim.
Şimdi dışarı çıkma zamanı.
"-Anne elli bin verir misin? Kar beyaz almak istiyorum, yiyebilir miyim?"
Annem havanın yeterince ısınmadığını, yersem boğazımın yine şişeceğini hatırlatıp onay vermiyor fakat elli bini veriyor. Alacak bir dünya şey var ama benim aklımda dondurma. Dilimde de: "kar beyazdır ölüm/ ellerinden gülüm/ yine yoksun diye, düşmanım her güne" Bizim Necati amcaya gidiyorum, ne alsam ne alsam düşüncesiyle girdiğim bakkaldan "center fresh" sakızları alarak çıkıyorum fakat bu kez çileklisinden tercih ediyorum. Rota, Cumhuriyet Parkı...
Ooh bezirgan başı oynanıyor hemen dahil olmalıyım. Görkem abla oyuna alınacak kişileri tespit ediyor. Ablamın arkadaşı olduğu için beni hemen oyuna alıyor. "Aç kapıyı bezirgan başı, Kapı hakkı ne alırsın ne verirsin, bir susam iki susam, üçüncüsünde kapaaan"
En sevdiğim oyundu. Çünkü ablamlarla en rahat oynayabildiğimiz oyundu. Çünkü biz 90'larda çoğalarak var olmanın şifresini çözmüştük. Folklor kursuna gitmenin, saklambaç, ortada sıçan, körebe, yakan top oynamanın kısacası grup olmanın mutluluğunu, huzurunu aslında bakarsanız son demlerini yaşıyorduk. Evde oturmak bir çocuk için ne demekti yahu? Çocukluğumuza toz kondurmaz, üstümüze başımıza toz kondurur akşama kadar dışarıda oynardık. Çünkü çocukluk bunu gerektirirdi. Çünkü 90'lar böyle yaşamamız için kurgulanmıştı adeta. Paylaşmayı esas alıyordu 90'lar. En basitinden "cicoz" sakızlari... Tek paketin icinde 3 tane vardı sakızdan. Aldığımızda diğer arkadaşlarımızla da pay edebiliyor ortak mutluluğu sakıza indirgeyebiliyorduk.
Biz 90'ları : "Sevdik sevdalandık/ Kördüğümle bağlandık. /Böyle ayrı gayrı, dayanamam olmaz."
Ve o büyük sergi günü gelir çatar. Kıyafetlerimiz o kadar güzel ki çiçekli eteklerimiz var. Ruhumuzun çiçeklerini üstümüzde taşımaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Sürekli şarkıyı tekrarlıyorum içimden. 90'ların sandaletleri vardır, bilirsiniz kırmızı, sarı ve yeşil sedefli bantları içine giydiğimiz beyaz kısa dantelli çoraplarımızı ön plana çıkarıyordu. İşte bu bahsettiğim sandaletleri giymiş olan ayaklarım şarkının ritmini tutuyor. Arkadaşlarım sırayla sahneye çıkıyor. Bense ezberimi kuvvetlendirmeye çalışmaktan yorgun düşmeye başlamıştım bile. İşte... Sahne sırası bende, bu kez şaşırmamalıyım. Çok şükür ki sağ salim atlatıyorum şarkı faslını. Başarımın fotoğrafını çekmek istiyorlar ama çok mahcubum gereksiz:
Yine dışarı çıkmak için kreşten çıkmayı dört gözle beklediğim bir gün... Sıkıntıyla çevreme bakıp duruyorum. O da ne? Arkadaşlarımın elinde elips şeklinde renk renk oyuncaklar var. Gidiyorum yanlarına. Yeni bir çılgınlık baş göstermiş adı da "tamagotchi" nam-ı diğer "sanal bebek"... Tanrım... Ben de edinmeliyim, çok güzel. Ablam da görmüş bana söylüyor. Hemen yıldırma politikası uyguluyor ısrar kıyamet aldırmayı başarıyoruz. Ablamınki mor, benimki kırmızı... Bizimkiler, belki biraz erken yaşta sorumluluk duygumuz gelişir mantığıyla alsalar da bizdeki mantık onlarınkinden çok farklı ilerliyor. Ve sonunda elimizde o bebekler... Olup olmadık saatlerde uyanıp karnı acıkıyor, uyku istiyor. Bu istekler tamam, bir şekilde yerine getirebilirim ama ; oyun isteği... Bitmek bilmeyen oyun isteklerine karşılık veremiyor, çünkü ondan daha fazla oyun isteğiyle doluydum. Onua her an nasıl oyun oynatabilirdim ki? Zaten çok kısa zamanda ölüp bana uzun süre travma yarattı. Ailemizin sorumluluk duygusunu pekiştirir ümidiyle aldığı sanal bebek, bende ilk sorun'luluk duygusu yaşatmıştı. Elleri kolları kınalı bebeğimi toprağa bile vermiştim...
"İyi" olmak önemliydi 90'larda. Merhamet, vicdan bizim çimentomuzdu. Diziler, programlar iyi olmayı, birlik olmayı, aile olmayı vurgulardı her daim.
"çiçek taksi durağı burası taksinin rengi buğday sarısı kiminin parası kiminin duası çiçek taksi durağı burası."
"rejim diyet hak getire yazık bu bedene şişmanlık sultanlıktır işim olmaz baskülle"
"iki eksik bir fazla istanbul bizi sakla kaygısızlar, pek gamsızlar ne yapalım kader utansın, aramızdalar."
" kadın erkek genç yaşlı küçük büyük ihtiyar kızlar delikanlılar ve sevimli çocuklar herkes yerini alsın bizim dizi başlıyor sanki gerçek hayatta bu mahalle yaşıyor."
" Parlak bir inciydim önce derinlerde saklanırdım .
Baba evi kabuğumdu hayat çok uzak sanırdım Düşlerimle yandım sonra sevdalarımla kavruldum
Düşlerimin peşi sıra kendimi yollara vurdum Kanat takıp uçurur da bu düşler uyandırır en tatlı yerinde
Gün ortasında sabah seherinde hatırlanır yeniden."
" kenar mahallenin cam kenarında dünyayı taktın sen deli aklına camda duran çiçeklerin arasında dünyayı taktın sen deli aklına." Ve daha niceleri...
Congratulations @gundedun! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes received
Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP